Çok yorgunsun biliyorum.
Fazla yorgunsun.
Başta kolay gözüken sorumluluklar dahi ağır taşlar gibi bindi omuzlarına.
Napacağını bilmiyorsun kimi zaman,
Kimi zaman sadece sarılmak istiyorsun.
Rutinden sıkıldın.
Acıdan, kötü haberden baygınlık geldi kimi zaman.
Kimi zaman ise sadece bayılmak istedin. Olduğun yerde oracıkta yığılmak istedin.
Birine anlatmak istedin.
Birilerinden kaçmak istedin.
Bu dünyaya sığamadın belki,
Belki çok erken yaşta verdin kayıplarını.
Ya da bilemedik biz ne kadar kırıldığını.
Gitmek istedin
Yitip gitmek istedin,
Bi adın kalsın bile istemedin burda.
Herhangi bir lisanla seslenilmek istemedin.
Seni fark etmeyenler,
Söylemesinlerdi adını!
Söyleyince ne olacaktı sanki?
Konuşunca ne olacaktı?
Ölümü bile unuturken insanoğlu üç günde,
Bir ömrü sığdırabilirken saatlere,
Senin sesini iki dakika duysalar ne olurdu? duymasalar ne olurdu?
Haklıydın kendince.
Ve yeterince bıkkın.
Gidesin geldi.
Kalasın geldi.
Tüm dünyaya karşı gelebilir gibi hissettin hatta kendini,
Zaman zaman.
Ama saatler cabuk geçerdi.
Geçti.
İki dakikalık şarkıya sığdırdığın anlarını,
İki kadehle paylaştın.
Arkadan ses geldi:
Bir kedim bile yok anlıyor musun? dedi, Sezen Aksu.
Sen de "Gülümse"
Çok yorgunsun biliyorum.
Gittiğin yerler,
Kaldığın yerlerden güzel olsun!
Çok yorgunsun biliyorum.
Gittiğin yerlerde çiçekler açsın.
Bir de kedin olsun! Gülümse.